thirdwave

Codeberg Main

Hafta 32

Suleyman Yasar

Siyasetçi nasıl halkla inatlaşamazsa, işadamları da ekonomiyle inatlaşamaz. [..] Peki o zaman niye TÜSİAD referandumda evet demeyerek bütün bu hukuk dışılıkların sürmesini istiyor? Çünkü TÜSİAD, Anadolu sermayesinin sadece İstanbul'un ürettiklerinin "bayisi, acentesi" olmasına razı oluyor. [..] TÜSİAD, piyasaya, büyük sermayenin ürünlerinin dışında yeni ürünlerin girmesini istemiyor. Kendisine rakip mal üreten Anadolu sermayesinin yatırımlarını yok etmek istiyor. Hatırlanacaktır, Anadolulu pek çok işadamının fabrikası, İstanbul'un büyüklerine rakip oldukları için devletin gücü kullanılarak kapatılmıştı. Ama artık TÜSİAD Anadolu'yu engelleyemiyor. Çünkü siyasiler, TÜSİAD'ın isteklerini artık eskisi gibi gözü kapalı yerine getirmiyorlar.

Dogru


Mehmet Altan

İslam medeniyetinin altın çağını yaşadığı 7. ile 17. yüzyıl arası [..]

Yanlis

İslam medeniyetinin altın çağı, 8. ve 13. yuzyil arasidir.


Bir Kemalist

AKP oy almak icin komur dagitiyor

Bize has degil

Oy karsiligi para, projeleri bir bolgeye, o bolgenin temsilcisine vermek, ABD'de "pork barrel spending" deyimiyle biliniyor. Bir meclis uyesinin herhangi bir kanunda desteginin alinabilmesi icin bazen bu tur "sekerlemelerin" o kanuna dahil edilmesi Washington'da anormal bir olay olarak gorulmez. Gecende vefat eden Senator Robert Byrd mesela, bu isi o kadar iyi yapiyordu ki, adi "king of pork"'a cikmisti. Byrd'un eyaletine yonlendirdigi harcamalarin 1 milyar dolari astigi soylenmektedir.

Tabii bu tur sekerlemelerin halka direk verilmesi bazilarina itici geliyor olabilir, zaten ABD'deki pork barrel soylemi de genelde itici bir cercevede telafuz edilir. Fakat onemli nokta, demokratik sistem icinde bunlarin imkansiz, inanilmaz seyler olmadigidir -- hatta kimilerine gore yapilan demokrasinin ana islevlerindendir.

Yani bunlarin hepsi kendi basina tartisilabilir, fakat su veriliyor, bu veriliyor, bunlar baska hicbir yerde olmuyor, "bize has" soylemi kesinlikle dogru bir soylem degil.


Fareed Zakaria

Petrol sizintisina cevabimiz bir rezaletti, burada biz derken ulkemizden degil, medyanin cevabindan bahsediyorum. Dunyanin en buyuk felaketlerinden biri olurken medyadaki yorumcular "Obama'nin televizyonda duygu gosterisi yapmasini" soyluyorlardi. [..] New York Times kose yazarlari Obama'yi "kizgin" gormek istediklerini soylediler, [film yapimcisi] Spike Lee Obama'nin "kufur edip, etrafina saydirmaya baslamasini" istedi, Demokrat James Carville baskani "tepesi atmis" halde gormek istedigini belirtti. [..]Biz aklimizi mi yitirdik? Onumuzde muthis muhendislik zorluklari var: deligi tikamak, petrolu sudan ayirmak, korfezi eski haline getirmek. Ama yok, biz teknik elemanlara danismayi falan bosverelim. Oyle seyleri inek cocuklar yapar. Biz savas boyalarini surelim, ve birilerinin guzelce tozunu alalim.

Aferim len

Arada sirada kafan calisiyor Ferit. Yanliz Newsweek Enternasyonel'de gecende bir resmini gordum, boyle artiz pozlar verilmis... Acaip birel hareketi.. Bu ne hareket boyle.. Indir o elini! Indir!:)


Aykırı

Su Newsweek Turkiye yazisinda "civil engineer (insaat muhendisi)" kelimeleri niye "toplum muhendisi" diye tercume edilmis?

Cakallik seziyorum

Civil engineer kelimesinden toplum muhendisine gecis yapmak zor istir.. Bunun icin ugrasmak gerekir. Acaba dergi sahibinin insaat isinde olmasindan dolayi mi boyle bir gecis yapildi? Ferit Zekeriya: uyuyor musunuz? Bakin adaminiz bile bile YALAN YAZIYOR. Birilerinin kulagini cekin.[alttakiler birlestirme]

Refik Erduran

Cennet gibi bir ortamın sefasını sürerken "Ah, şimdi falan yerde olmak vardı" diye sızıldanır ya da başka zaman dilimlerinde yaşamaya özeniriz. Bu ikincisi en çok yaşlıların "Eskiden falan şey şöyle iyiydi, böyle güzeldi" sözleriyle başlayan nostalji kıtırları biçiminde gelir gündeme.

Bize has degil

Yazinin geri kalaninda bakilinca tarif edilen durum Turkiyelilere has bir durummus anlami cikiyor. Bu dogru degildir. Eskiye olan romantik bir dingillik diger milletlerde de mevcuttur. Fikra soyledir: Bir ampulu takmak icin kac Ingiliz gerekir? Cevap 5 tane. Biri ampulu takar, diger dordu eskisini nasil daha iyi oldugu hakkinda yakinir.

Turkiye'de gecmise verilen kultur kodu GUZEL GUNLER (dilimizde okkali bir kufrun "gecmisini s.keyim" olmasi raslanti olmasa gerek).Kodlar bir tarafa, gecmis tabii ki bugunde kullanilabilirlik acisindan, dogrular ve yanlislar ile doludur, muhakkak bazi kulturler digerlerinden daha sansizdir ve Turkiye Osmanli / Roma mirasi sebebiyle nispeten sansizlar kolonundadir. Ama Avrupa'ya olan cografi yakinlik, kultur geciskenligi, adapte olabilme ozellikleri, yani kodlarin bugune gore "iyi" olan taraflari isleri kurtariyor. Bu dogru kodlar evrimsel bir surecte odullenip yeni nesillere tasinacaklar.

Cengiz Han[Savasta Selcuklu Turklerinin kafasini kirarken]

Beni gunahlarinizin cezasini vermem icin Allah gonderdi.

Belki

Isin Allah kismi kesin degil muhakkak, fakat Han'in bir seylerin cezasi oldugu kesin. Tarihciler, sosyologlar; Cengiz Han'in isgal ettigi ulkelerin yonetiminde despotlugun artmasinda bir korelasyon var mi, yok mu, bir arastirin (bir ise yarayin); Beyaz Ruslar, Turkler, Araplar bu isgale maruz olmustur. Asyali erkeklerin yuzde onunun Cengiz Han'in soyundan geldigini burada belirtirim ve saygilar sunarim. Bunun anlami hakkinda biraz "beyin firtinasi" yapin bakalim.

Bir akademisyen

Gecmiste olmayan milletler bugun olamazlar

Yanlis

Bugun olanlar bir sekilde gecmiste nasilsa olmustur. Bu olusun "ne kadar guzel" oldugu hakkinda trasa gerek yoktur.

Carl von Clausewitz

Savasta rakibinizin agirlik merkezini (schwerpunkt) bulun.

Sen artik eskidin

Modernist tipler ne zaman stratejiden yarim yamalak caktiklarini ispatlamaya ugrassalar, Clausewitz'den birkac kelime patlatirlar. Clausewitz modern ordular, endustriyel cag icin gecerli bir askeri stratejisyendi, klasik endustriyel cagin bitmesi ile bilgeligini kaybetti. Ustte bahsedilen agirlik merkezi dusmanin "onu farkli / ustun yapan" avantajindan bahseder, yani, karsindaki sanki bir fabrikadir, efendim bu fabrikada, montaj hattinda oyle bir vidayi bul ki, onu gevsetince tum hat dursun.Ya da soguk savastaki "durdurma problemi (halting problem); Sovyet ordusu Avrupaya dogru ilerliyor, nasil durduracaksin? Hemen Clausewitz'e bakilir, standart cevap, X kadar askeri olunce Sovyet doktrini durmayi emreder, o zaman, X kadar asker oldur. Bombalari (kitlesel bir sekilde) indir asagi. Bombalar "aptal bomba" tabii ki.Bugune gelelim. Artik "etki temelli savasma (effects based fighting) gibi kavramlar var. Ek olarak dusman gayri-nizami savasiyor (3. dalga yontemleri, merkezsiz, asenkron), halkin icine karisiyor, ya da halkin ta kendisi. Bul bakalim agirlik merkezini. Eski ezberleri biraz guncellemek gerekiyor galiba. Ne dersiniz?---[1] Medyamizda "Oyun Teorisine gore Nash Dengesi futbol macinda beraberliktir" diyebilen parlak zekalar da cikabilmistir nihayetinde. Burada problem bilmek, bilmemek degil, ne bilmedigini bilmemek.

Bir yazar

Askeriyenin problemi uyguladigi egitimde.

Dogru

Askeriyenin problemi "Modernist-Kamalist" egitim sistemini uyguluyor olmasidir. Bu mentalite geri bir mentalitedir.

Bir Kemalist

Istanbul'a her yerden insan akin etti, sehir batti.

Yeni gelenlere hep kotu gozle bakilir

Bir sehirdeki eskilerin yeni gelenlere kotu gozle bakmasi Turkiye'ye has bir durum degil (pek cok kez ornegini gordugumuz uzere, biz bize benzemiyoruz).

Ilgili yazi: Sehir Tercihi

Refik Erduran

Insanlar gazete okumuyorlar

Normal

  1. yuzyil icin uygun kalitede, detayda bilgi, haber, yorum ne yazik ki gazetelerden elde edilemiyor.

Ilgili yazilar: Edge, Ucuncu Kultur

Cetin Altan

Toplumda gazete okunmasi gelismislik gostergesi

Yanlis

Artik Internet temelli pek cok alternatif haber kaynagi var.


80MGK+

12 Eylul darbesinin Turkiye'ye dayattigi sentez 80 model MGK sentezi olarak adlandirilabilecek Turkculuk, Islamcilik, Osmanlicilik ve (modernist) Baticilik karisimidir. Bir kisim medya ve uzantilari yillarca bu sentezi islediler (mesela Turkiye Turklerindir gazetesi).

Simdi, Haber"Turk" bu sentezin degisik bir versiyonunu isleme koymus gozukuyor. Onlarinki yine Turkculuk, Islamcilik, Osmanlicilik ve (modernist) Baticilik, arti Turban.

Bu yeni senteze 80MGK+ adi verilebilir.

Sentez nasil icra ediliyor? Boru sesli acaip bir adama "tarih fetisizmi" yaptiriyorsun, Osmanlicilik isliyor (daha cok boguruyor, ne soyledigi bile dogru durust anlasilmiyor). Ciplak kari resimleri ve sig bir magazincilik ile Baticilik yapmis oluyorsun, sonra brekisefal kafali bir adamin yaninda turbanli bir bayan cikarinca da Turkculuk, Turban ogelerini de halletmis oluyorsun.

Bunlar bos ugrasilar. Modernite sonrasi toplumlarda "standart" bir "sentez" isleyemezsiniz. Elinizde patlayacaktir. Zaten "kitlesel" iletisim kanallari giderek etkilerini kaybetmeye baslamistir, herhangi bir sentez isleyecek etki alaniniz surekli daraliyor.

Tavsiyemiz: Bosuna pedal cevirmeyin..

Not: Turban ozgurlugunun medyada daha fazla gorulmesi kotu degil... Sadece islenmeye ugrasilan sentezin tamami eskisinden cok farkli degil.


Wired makalesi

[Pazarlama analizcisi] Nielsen sirketine gore 2007'da gorulen bir tepe noktasindan sonra, cep telefonumuzdan yaptigimiz ortalama telefon konusma sayisi her yil dusmeye, ve ayni anda da, bu konusmalarin suresi azalmaya basladi [..] Yani cok ilginc bir kulturel gecisi gozlemliyoruz: telefon konusmasi kavraminin yokolmasi. Bu degisim ozellikle gencler arasinda daha belirgin. Tanidigim bazi universite ogrencileri akilli telefonlarini konusmak icin kullanmadan gunler gecirebiliyorlar. Gecende takildigim 20 yaslarindaki bir girisimci, kendi telefonunda birini arama komutunu bulmak icin 30 saniye telefonunu evirip cevirdi.

Yeni nesil telefon aramasi yapmiyor, cunku birbirleriyle diger yontemler uzerinden "hafif ama surekli" bir iletisim icerisindeler zaten: text mesaj gondermek, chat yapmak, sosyal aglarda mesajlasmak.. Bu secenekler eskisine gore sayica daha fazla olmak yaninda, daha da iyi secenekler. Yeni alternatif iletisim yontemleri ses bazli klasik iletisimin kotu tasarlanmis bir sistem oldugunu ortaya cikardi. Telefon konusmasi olmeyi hakediyor.

[1] Telefonda ses bazli iletisim "senkronize" bir iletisim yontemi. Konusan iki tarafin ayni anda, eszamanli olarak telefon basinda olmasini gerektiren yontemler (kiyasla bir email bu kisitlanaya tabi degil). Ses bazli senkron iletisimin oneminin azalmasi teoriye uygundur. Moderniteye bir darbe daha inmistir.

Ilgili yazi: Endustriyel Ideolojilerin Temelleri: Senkronizasyon


Newscientist makalesi

Aynen evrimciler gibi, yaratılış bilimciler de hayvanlar arasındaki ilişkileri onların morfolojisine (fiziksel karakteristikleri) ve moleküllerine bakarak tartarlar. Jeolojik zaman çizgisine ve tüm yaşam biçimlerinin aynı yerden geldiğine şüpheyle bakmaya devam ediyorlar, ama yaratılışçı bilimcilerin çoğu, doğal seleksiyon ve faydalı mutasyonlar gibi diğer evrimsel kavramları kabul etmekte. Yaratılışçıların farkı değişik "tip" organizmaların - "baraminlerin" - 6000 yıl önce ayrı bir şekilde yaratıldığını öne sürmeleri.. Bir baramın içinde farklılaşmanın olduğunu kabul ediyorlar, ve hangi canlının hangi baramine ait olduğuna karar vermek için değişik yöntemleri var; bunu yaratıklar arasında morfoloji, genetiksel, molekül yapısında boşluklar / büyük farklılıklar bularak tartmaya uğraşıyorlar.

Ben [röportaj yapılan bilimci Phil Senter] yaratılışçı bilimcilerin baraminler arasındaki farklılıkları göstermek için kendilerinin de kullandığı klasik çok boyutlu ölçekleme (claşsiç multidimensional scaling) tekniğiyle bilinen ilk kuş türü [..] ile dinazorların [..] arasında büyük farklar olmadığını gösterdim. Yaratılış bilimcileri bu türlerin farklı şekilde yaratıldığını zannediyorlardı. Yani onların en favori tekniğini kullanarak onların farklı zannettiği iki turun çıkışının aynı olduğunu göstermiş oldum [..]

Evrimi, yaratılış bilimcilerin karşı çıkamayacağı şekilde ispat etmek önemli. Bunu yapmanın yöntemlerinden biri, yaratılış bilimin kendisini kullanarak evrimsel prensipleri onlara anlatmak.

Ilgili yazi: Salak Tasarim


Ilginc..


Bir "reality show" olan The Colony (Koloni) dunya capinda bir felaket sonrasi nasil yasanabilecegi, neler olabilecegini gostermeyi amacliyor. Ilk sezon Los Angeles sehrinde gecti; dizinin yapimcilari bir alani kapatarak, orada felaket sonrasi bir dunyayi hazirladilar. Bu ortama birakilan kisiler degisik becerilere sahipler; elektronik, bilgisayar uzmani, mekanikci, eski asker, vs. gibi tipler var. Bunlar beraber calisip, hayatta kalmaya ugrasiyorlar. Dizi ogretici; su nasil dezenfekte edilir, enerji nasil uretilir (1. sezonda pek cok ilginc yontem gorduk) gibi pek cok hayatta kalma yeteneklerini gozlemlemek mumkun. Boyle bir senaryoyu isletmek nereden akla gelmis? Katrina sonrasi New Orleans'da gorulenler, teror saldirilari, kuresel isinma, ve genel baglamda dunyanin "tipasi cikmis" goruntusu boyle bir dizi icin yeterli motivasyon herhalde. Bol bol inovasyon var. Tavsiye ediyoruz.


Bianet haberi

TÜİK, 2009'da bir önceki yıla göre gazete ve dergilerin tirajı azalırken çalışan sayısının arttığını açıkladı. [..] Bir önceki yıla oranla gazete ve dergilerin tirajı yüzde 15 azaldı. TÜİK'e göre gazete ve dergilerin tirajı düşerken çalışan sayısı yüzde 10 arttı.

Ilgili yazilar: Gazeteler ve Dusunulemezi Dusunmek, Bırakın Batsınlar


Newscientist makalesi

Beyinlerimizin evrim geçirdiği çok açık, fakat bu evrimin esas mekanizması / ittirici temeli [..] teknolojinin varlığıydı. Biz [insanlar] hiçbir zaman pür biyolojik yapılar olmadık. Biz eskiden de şu anda da hep bir tür "yapay maymun" olduk [..]

Arkeolojik kazılar yontma taş araçlarının 2.5 milyon seneden yaşlı olduğunu gösteriyor [..] Elimizdeki en eski [insan sapiens'in içinde olduğu kategori] Homo canlısının fosil kalıntıları ise 2.2 milyon yıllık. Bu, arada 300,000 yıllık bir boşluk olduğu anlamına geliyor, ki bu rakam tüm Homo sapiens türünün dünya üzerinde olduğu süreden daha fazla. Demek ki ilk [sapiens olmayan] hominin türleri taş araçlarını icat edebilmişler [..].

Teknoloji sayesinde biyolojik eksiklerimiz çoğalıyor / onları biriktirebiliyoruz. Mesela keskin tırnaklarımızı kaybettik çünkü kesme araçlarını keşfettik, ya da artık büyük bir çene yapısına sahip değiliz çünkü taş bazlı araçlarımız vardı. Tüm bunlar temel saldırganlığımızı da azalttı [..] ve kadın ve erkek cinslerimiz arasındaki farkları azalttı. Biyolojik eksikleri toparlamaya devam ediyoruz. Modern insanın göz keskinliği / görme kapasitesi ortalama olarak 10,000 sene önceki insandan daha kötü.

Son 30,000 senedir beyin büyüklüğü azalıyor ve bu trend devam ediyor. Bunun sebebi [gereksiz] zihni işleri outsource edebiliyor olmamızdır. Aklımda bir Neanderthal kadar fazla şey tutmama gerek yok, çünkü benim bilgisayarım var. Muhafazası pahalı ve tehlikeli olabilecek biyolojik özellikleri tutmaya mecbur değilim.


Baskan Eisenhower'in 1961 yılındaki veda konusması

Bugün, büyük ülkelerin katıldığı tam dört savaşın yaşanmış olduğu bir yüzyılın ortasından 10 sene uzaktayız. Yüzyılın dört büyük savaşının üçünde ülkemiz vardı. Bu büyük, kıyıcı savaşlara rağmen ülkemiz bugün dünyanın en güçlü, en çok nüfuza sahip ve en üretken ülkesi haline gelmiştir. Bu pozisyonumuzdan halkı olarak gurur duymamız bir yana, esas anlamamız gereken, Amerika'nın liderliğinin ve prestijinin sadece materyel ilerleme, askeri güç ve zenginlik ile alakalı olmadığıdır. Liderliğimiz ve prestijimiz gücümüzü dünya barışı ve insan hayatının ilerlemesi yönünde nasıl kullandığımız ile alakalı olacaktır [..]

Bugün sahip olduğumuz askeri organizasyon benden önce başkanların barış zamanı yönettiklerinden, hatta II. Cihan, Kore Harbi sırasında sahip olduğumuz organizasyonlardan tamamen farklı bir şekle girmiştir.

Son katıldığımız savaşlar haricinde, öncesinde ABD'nin silah endüstrisi yoktu. Önceleri çiftçiler için şaban demiri üretenler yeri geldiğinde kılıç üretmeye başlıyordu. Sonunda güvenlik ihtiyaçlarımız acil durum silah üretiminin başa çıkamayacağı bir hale erişti; bu sebeple dehşet boyutlarda ve kalıcı bir silah endüstrisi yarattık. Tüm bunların üstüne savunma endüstrisi ile yaklaşık 3.5 milyon insanın bir şekilde bağlantılı olduğunu düşünün. Her sene savunmaya harcadığımız para tüm Amerikan holdinglerinin kazancının toplamını aşmış durumdadır.

Kalıcı bir askeri örgütlenmesi ile büyük bir silah endüstrisinin evliliği / kesişmesi Amerika için yeni bir kavramdır. Bu birlikteliğin ekonomik, politik hatta ruhani eksenlerdeki etkileri tüm Amerikan şehirlerinde, her eyalet, her devlet kurumunda hissedilmektedir. Bu gelişmenin oluş sebeplerini biliyoruz; fakat mevcudiyetinin son derece ciddi sonuçlarını da düşünmek zorundayız. Kaynaklarımız, emeğimiz, hayatımız ve sosyal hayatımızın yapısını ilgilendiren gelişmeler var.

Militer endüstriyel kompleksin devlet yönetiminde gereğinden fazla etki sahibi olmasına engel olmalıyız. Gücün bu odak tarafından yanlış bir şekilde elde edilmesi ve kullanılma potansiyeli vardır ve bu potansiyelin mevcudiyeti kalıcı olacaktır.


Newscientist makalesi

Bir zamanlar pek çok açıdan insanlığı özel zannederdik. Artık daha iyi biliyoruz. Biz hisleri olan, başkaları ile empati kurabilen, ahlaki bir sistem takip edebilen dünyadaki tek canlı değiliz. Şahsiyeti olan, kültüre sahip, tasarı yapabilen, araç kullanabilen tek yaratık ta değiliz. Buna rağmen, 'sadece bizim' diye bildiğimiz en son bir beceriye de hala sımsıkı sarılmaya devam ediyorduk: konuşarak anlaşabilme yeteneği.

Gelin görün ki, bu beceride özel olmadığımız da ortaya çıktı. Evrimsel olarak dilin gelişmesine bakışımızda konuşarak anlaşmanın tanımlanması anahtar rol oynuyor. Bir ana yapıya sahip, ayrıksal, tekil bir oluş olarak görülen dil, artık pek çok ayrı becerinin bir birleşimi olarak görülmekte. Bu şekilde görülürse dili oluşturan bölümlerin [..] diğer canlılara kıyasla özel olmadıkları ortaya çıktı.


Referandum


Techcrunch haberi

[..] Bill Gates'e gore gençlerin eğitim almak için üniversitelere gitmesi yakında son bulacak [..]. Techonomy konferansında Gates "5 sene sonra dünyanın en iyi derslerini bedava olarak Web'den indirebileceksiniz [1]" yorumunu yaptı ve "bu kaynaklar[ın toplamının] herhangi tek bir üniversiteden çok daha kaliteli olacağını" ekledi.

Gates'e göre bilgini nereden alırsan al, bu bilginin kreditasyonu (sertifikasyonu) bir şekilde yapılabilmeli [..]

Eğitim kurumları, K12 seviyesinde hala önemli, özellikle charter okullarını övülmeye değer, bu okullarda çocuklar zamanlarının yüzde 80'nini derin bir şekilde öğrenmekle geçirebiliyorlar.

Fakat üniversite, daha az "lokasyon / yer odaklı" olmalı [..]

Gates'in genel vurgusu şöyle özetlenebilir: En üst seviye, en kaliteli eğitimi veren okulların fiyatları fahiş seviyelerde ve bu okullara girmek aşırı derecede zor. Ve [öğrenim açısından] yakında "yer temelli" üniversite eğitimi bugün olduğunun beşte biri kadar önemli olacak.

Eğitimdeki bir diğer problem, ders kitapları. İlköğretim seviyesinde bile bir matematik kitabı 300 sayfa olabiliyor. Bunlar koca, korkutucu kitaplar. Bu kitaplara bakınca insan düşünmeden edemiyor: "bu kitabın içine neler doldurmuşlar böyle?". Gates'e göre Amerika'daki kitaplar Asya'daki karşılıklarından üç kat daha büyük. Fakat Asya eğitimde pek çok açıdan Amerikayı solladı. Problem bu koca kitapların komite usulü tasarlanmış olması, bu sebeple mevcut olanın üstüne [aynı konular] sürekli eklenip duruyor.

Gates eğitimi tekrar kontrol altına almanın ve genişletmenin tek çaresinin daha fazla teknoloji kullanmak olduğunu söyledi.

[1] Bu trend MIT OCW projesi ile başladı bile. MİT pek çok değerli hocasının derslerini video'ları, ders notları ile beraber İnternet'ten paylaşıyor. Diğer ünlü okullar benzer atılımlar yaptılar. Zaten ders notlarını neredeyse her mühendislik / temel bilimde ders verenler PDF olarak bir siteden paslaşıyorlar. Hakikaten de şu anda bile, uğraşanlar en kaliteli olan materyelleri birleştirerek tek bir okuldan alınabileceğinden daha iyi bir materyele sahip olabilir.

[2] En iyilerin verdiği eğitimine herkesin erişebilmesi niye önemli? Çünkü artık toplumdaki çoğunluğun üretim sürecine zihinsel seviyede dahil olması gerekiyor, modern dünyada olduğu gibi "ufak bir elit düşünür tabakası" bugünün ekonomisi için yeterli değil.


Stephanie Rosenblum yazisi

İki yatak odalı apartman dairesi. İki araba. İki düzine insana yemek servisi yapmaya yetecek kadar porselen eşya... Tüm bunlara rağmen Tammy Strobel mutlu değildi. Davis ilçesinde bir yatırım şirketinde proje idarecisi olarak çalışıyor ve [yılda] $40,000 kazanıyordu; kendi tabiriyle "kazan-harca kosma bantına" yakalanmıştı.

Ve bir gün o banttan aşağı indi.

Daha basit yaşamak hakkında okuduğu kitaplar ve blog yazılarından aldığı ilham ile ikisi de 31 yaşında olan Bayan Strobel ve kocası Logan Smith eşyalarını birer birer bir yardım vakfına bağışladılar. Her geçen ay sahip oldukları ayakkabılar, kazaklar, kitaplar, tabaklar, tencereler kapı dışarı edildi, bir sürelik deneme ayrılığından sonra, televizyonlarını bile bir dolapa koyup ortadan kaldırmaya karar verdiler. En sonunda arabalarından da kurtuldular.

Sadece 100 tane eşya ile yaşamayı salık veren bir Web sitesinden daha da cesaret alan Bayan Strobel sahip olduğu tüm giyecek, makyaj, vs. aletlerinin toplam sayısını tamı tamına o rakama indirdi.

Annesi ona deli olduğunu söylüyordu.

Bugün, Strobel ve Smith "küçültme operasyonuna" başladıklarından 3 sene sonra Portland Oregon'da mütevazı 400 foot^2 büyüklüğünde büyükçe bir mutfağı olan bir stüdyo evde kalıyorlar. Smith fiziyoloji doktorasını tamamlıyor, Strobel evinde çalışıyor, Web tasarımcılığı ve freelance olarak yazarlık yapıyor. 4 tane tabağı, 3 çift ayakkabısı, 2 tane tenceresi var. Smith'in şu anda doktorasının son 2 ayı, ve Strobel'in $24,000'lik maaşı tüm faturalarını ödemeye yetiyor. Arabaları yok, ama 2 tane bisikletleri var. Sahip olmadıkları başka bir şey daha var:

$30,000'lik borç.

Strobel'in annesi bundan çok etkilendi. Artık çiftin turistik seyahatlar ya da yeğenlerinin eğitim fonuna yardım yapmak için paraları var. Borçları tamamen ödenmiş olduğu için Strobel'in daha kısa süreli çalışması mümkün, böylece dışarıda, doğada olmak için, ya da hayır / sivil toplum gruplarına zamanını vermek için daha fazla vakti oluyor [..]

"Hayatta mutlu olmak için daha fazla büyüklük fikri yanlış" diyor. "Materyel şeylere sahip olmanın mutluluk getirmeyeceğine gerçekten inanıyorum".

Ekonomik krizden önce Strobel ve kocası harcama alışkanlıklarını tamamen değiştirirken, büyük bir tüketici grubu da benzer bir şeyi kriz sonrası yapmak zorunda kaldı. Bu değişim ülkenin harcama kalıplarında büyük bir değişikliğe yol açıyor.

NPD Grubu parakende araştırma ve danışmanlık bölümünde analist olan Marshal Cohen "istediğim için / anında alırım (conspicuous consumption) tavrından hesaplı alım evresine geçiyoruz" diyor [..]

Tüketim konusunda yapılan bazı araştırmaların gösterdiği üzere, insanlar paralarını tecrübeler (experiences [1]) için harcayınca materyel objeleri almak için harcadıklarından daha mutlu oluyorlar [..] Komşularını harcama yarışında geçmeyi (outdo Joneses [2]) bırakmak, hayatlarını daha mutlu hale getiriyor [..]

Araştırmalar, servis sektöründe ve dinlenme (leisure) için yapılan harcamaların materyel objelerin alınmasına kıyasla sosyal bağları daha fazla kuvvetlendirdiğini, ve bu durumun, mutluluğun artmasına olumlu bir etki yarattığını gösteriyor.

[1] Mesela bir konsere gitmek, turistik gezi yapmak bu tür "tecrübelerin" bir örneği.

[2] "Komşuyu eşya alım yarışında geçmek" Amerika'da "Jones ailesini geçmek" deyimi ile biliniyor. 2009 yılında tam da bu konuyu işleyen bir filmin "The Joneses (Jones Ailesi) [imdb]" olarak çıkmış olması bu espriyi yansıtıyor. Başrolde David Duchovny, Demi Moore oynadı. Güzel film, tavsiye ediyoruz.


Alan Murray, WSJ Online makalesi

İş dünyası gürüsü Peter Drucker yöneticiliği "20. yüzyılın en önemli buluşu" olarak betimlemişti [..] Peki bu buluş 21. yüzyılda ne kadar geçerli olacak? Bulgulara bakılırsa cevap herhalde "Hayır".

"Modern" yönetim anlayışı artık yokolma evresine girdi.

Büyük şirketler (corporations) kendilerini ne kadar "serbest piyasanın en ateşli destekçileri" olarak sunsalar da, aslında onlar serbest piyasayı by-pass etmek için yaratılmışlardı. Bu yapılar, ülke çapında telefon servisi sağlayabilmek, bir arabayı [seri şekilde] üretmek gibi büyük ve kompleks işleri organize etme amacıyla, değişik yerlerde ve beceride binlerce insanı koordine etmek için ortaya çıkarılmışlardı.

Nispeten daha basit 1776 dünyasında yaşayan Adam Smith, ünlü klasiği Wealth of Nations kitabını yazdığında insanların hayatını ikame etmek amacıyla birbirlerine kontrakt usülü servis sağlamasının, ekonomik gelişmeyi sağlamaya yeteceğini öne sürmekteydi. Fakat 100 sene sonra ortaya çıkan Sanayi Devrimi Smith'in vizyonunu antika / garip bir duruma düşürmüştür. Endüstriyel dünyada insanları organize, kaynakları yönlendirmek daha çetrefil bir sistem gerekiyordu [1].

Sonuç olarak endüstriyel çağın merkezi sorununa cevap olarak, idare edilen büyük şirket (managed corporation) kavramı ortaya çıktı. Takip eden 100 sene içinde bu büyük şirketler cevaplamak için kuruldukları probleme iyi bir çözüm sağladılar [..]

Fakat son zamanlarda en büyük idarecilik başarıları büyük şirketlerin değil, bu mega yapılara karsi elde edilen başarılar olmuştur. General Electric şirketinden Jack Welsch büyük şirket inşa edici ünlü neslin belki de en son üyesiydi. Ama Jack Welsch bile şöhretini şirket bürokrasilerine karşı açtığı savaşa borçluydu. Geçtiğimiz onyılların diğer idareci guruları da kemikleşmiş büyük şirket kültürüne saldırmak, hiyerarşileri by-pass etmek, büyük şirket yapılarını dinamitlemek, ve genel anlamda devrimsel taktikler kullanarak bir fili dansettirme uğraşmaları üzerinden isim yaptılar.

Tüm bu olanların sebebi gayet basitti aslında: Büyük şirketler bir bürokrasidir ve idareciler bürokrattır. Bürokrasilerin temel dürtüsü kendilerini büyütmektir. Üstüne üstlük onlar, eşyanın tabiatı gerektirdiği üzere, değişime direnç göstermeye ayarlanmışlardır. Onların varoluş amacı ve görevi, aslında, serbest piyasayı güçlendirmek değil, katakulli ile onun yerine geçmek, hatta ona direnç göstermektir.

Fakat günümüz dünyasının kasırga gibi esen piyasa güçleri -- hızlı küreselleşme, hızlanan inovasyon, ve aman vermez rekabet -- ekonomist Joseph Schumpeter'in "yaratıcı yıkım güçleri" adı verdiği oluşu güçlendirmeye başladı [2]. Geçmişi onyıllar öncesine dayanan Lehman Brothers ve Bear Sterns bir gece içinde yokolurken, Google ve Twitter gibileri birdenbire ortaya çıkıverebilmektedir. İnternet'te gezinen popüler bir video bu trendlerin geometrik şekilde büyüme meyilini ortaya seriyor. Radyo 38 sene, televizyon 13 sene sonra 50 milyon kişiye erişirken, İnternet'in aynı kitleye erişmesi için 4 sene, iPod ve Facebook için 2 sene yeterli oldu [..]

En iyi idare edilen şirketler bile nefes kesen değişim ve büyük şirket yavaşlığı arasındaki bu parçalıyıcı çarpışmadan kendilerini koruyamıyorlar. [Ünlü bazı CEO'lara] onları en çok etkileyen kitabın ne olduğu sorulduğunda cevap olarak Clayton Christensen'in İnovasyoncunun İkilemi kitabı zikrediliyor. Bu kitap, detaylı bir şekilde bir zamanlar piyasaya liderlik yapan şirketlerin nasıl olup ta büyük sektörel değişimleri ardı ardına kaçırdığını belgelemesiyle ünlü. Bilgisayarlar (mainframe yapısından PC yapısına geçiş), telefon (sabit hattan mobile), fotoğrafçılık (filmden dijitale), borsa (fiziksel alışverişten -floor- online ortama) olan geçiş "kötü yönetim" yüzünden kaçırılmadı, aksine, treni kaçıran şirketler mevcut yapılarına göre "iyi yönetim anlayışını" takip ediyorlardı. Müşterilerini çok iyi dinlediler [3]. Piyasa trendlerini çok iyi takip ettiler. Sermayeyi en çok getiri sağlayacak alanlara yönlendirdiler. Ve tüm bunları yaparken çok daha büyük getiri sağlayabilecek oyun bozucu inovasyonları, daha az yatırım ile herkese çekici gelebilecek piyasaları kaçırdılar.

Hızlanan değişim karşısında çözüm geliştirmekte zayıf kalan büyük şirketlerin yaşadıkları aslında problemin sadece bir yarısı. Problemin diğer yarısı, büyük şirketlerin mevcudiyetinin bile sorgulanmaya başlandığı temelde yatmakta.

İngiliz ekonomist Ronald Coase 1937'de yayınladığı "Firmaların Tabiatı" adlı kitabında büyük şirketlerin varlık mantığını ortaya koymuştu. Coase'a göre büyük şirketler, ortada bir işlem masrafı (transaction cost) olduğu için gerekliydi. Herhangi bir işin / projenin verileceği doğru çalışanın doğru zamanda serbest piyasada bulunabilmesi çok zor, çok pahalıydı. Aynı şekilde doğru kaynakları doğru zamanda bulabilmek, alımlarda fiyatlar üzerinde anında pazarlık yapabilmek, tüm bunlar olurken alım yapılan kişilerin performanısını ölçmek, ve şirketin ticari sırlarını saklayabilmeyi serbest, açık piyasada yapmak zor olacaktı. Büyük şirketler [tüm] kaynakları ve çalışanları doğru yerlere kanalize etmekte serbest piyasa kadar başarılı olmayabilirdi, fakat bu eksikliği işlem masrafını azaltmakla telafi etmiş oluyorlardı.

Coase Nobel ödülünü Internet çağının başlamakta olduğu 1991 yılında kazandı. O zamandan beri envai türden değişik becerilerideki insanın dünyanın her yerinden birbirleri ile koordine olup kompleks işleri yapma becerileri inanılmaz şekilde ilerledi. [Şu anda insanlığın yaratmış olduğu en büyük yazılım] Linux işletim sistemi, ya da Wikipedia gibi kompleks atılımlar artık çok az ya da hiç hiyerarşik yapı olmadan halledilebiliyor [..] İşlem masrafları hızla aşağı doğru düşmekte. Ve sonuç olarak, şirketleri yönetmek için geçtiğimiz yüzyılda öğrendiğimiz herşeyi baştan gözden geçirmemiz gerekli.

Yeni yapının daha çok serbest piyasa merkezli olacağı çok açık [..] Kaynakların doğru yerlere akması en önemli sorun [..] Mr. Hammel'a göre "şirketlerin başarısız olmasındaki en büyük sebep olan duruma / statükoya çok fazla kaynak ayırıp, olabilecek olana çok az kaynak ayırmalarıdır".

Iste Christensen'in altını çizdiği inovasyoncunu ikilemi bu: Christensen'in baktığı şirketler yaklaşan yeni inovasyonları göremedikleri için değil, bu inovasyonlara yatirim yapmadiklari, para, kaynak aktarmadıkları için başarısız oldular. Çözüm için büyük şirketlerde büyük para havuzlarını kontrol eden kişiler daha az holding para idarecisi gibi, daha çok risk sermayecisi gibi düşünmeye başlamalı. Bir kaç tane çok büyük risk almak yerine pek çok yere, pek çok projeye yatırım yapmalılar. Zarardan dönmeyi de iyi bilmeliler [..]

Kaynak dağılımı yanında daha büyük bir zorluk çalışanları motive edebilmek ve onlara ilham sağlayan bir yerde olabilmelerini sağlamak.

Bugünün kompleks organizasyonunda çalışan pek çok kişinin işine angaje olmadığı yönünde elde çok bulgu var. Bu çalışanların pek çoğu televizyondaki ünlü The Office dizisindeki Jim Halpert gibi; Halpert bu dizinin birinci sezonunda şöyle demişti: "Bu yaptımız bir iş, bir görev (a job) sadece.. eğer yaptığım kariyerimle alakalı olsaydı, kendimi trenin önüne bile atardım".

[1] Daha doğrusu zamanın iletişim, organize teknolojisi, endüstriyel bazlı üretimin serbest, kontrakt usülü yapılmasına imkan vermiyordu. Bahsedilen daha fazla çetrefillik, önceki köylü toplumuna göre bir tür "sofistikasyon" içeriyor tabii ki.

[2] Ki bu tarif edilen tum degisimler 3. dalganin bir etkisidir.

[3] Burada Henry Ford'un unlu sozunden bahsetmek gerekir; Model-T arabayi uretme tercihi hakkinda soru soruldugunda su cevabi vermisti -- "eger neyi uretmem konusunda musterime danissaydim, benden herhalde daha hizli bir at arabasi isteyeceklerdi".

--